Güllü Ne Zaman Çıktı? Toplumsal Yapılar ve Cinsiyet Rolleri Üzerine Bir İnceleme Toplumsal yapılar, bireylerin yaşamlarını şekillendiren, görünmeyen ancak güçlü bir kuvvet gibidir. Bu yapılar, insanlar arasındaki ilişkileri, toplumsal normları, cinsiyet rollerini ve kültürel pratikleri belirler. Bir araştırmacı olarak, bu etkileşimleri anlamaya çalışırken en çok karşılaştığım soru, “Bir fenomen nasıl ortaya çıkar?” olmuştur. Bugün, toplumsal bir olgu olarak “Güllü”nün çıkış noktasını ve gelişimini inceleyeceğiz. Bu, aslında bir şarkı ya da bir isimden çok daha fazlasıdır; cinsiyetin, kültürel pratiklerin ve toplumdaki normların bir yansımasıdır. Güllü’nün Çıkışı ve Toplumsal Normlar Güllü, 1980’lerin Türkiye’sinde popülerleşen, toplumsal yapıları yansıtan ve aynı zamanda eleştiren bir…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Gözü Doymak Nasıl Yazılır? Psikolojinin Işığında İnsan Arzularının Anatomisi Bir psikoloğun meraklı bakışıyla insan davranışlarını anlamaya çalıştığınızda, ilk fark ettiğiniz şeylerden biri “doyumsuzluk”tur. İnsan gözünün doymaması, sadece bir mecaz değildir; derin bir psikolojik gerçekliğe dayanır. “Gözü doymak” ifadesi, hem bir davranış biçimini hem de bir ruh hâlini anlatır. Peki, bu ifade nasıl yazılır? Daha önemlisi, bu kavramın arkasında nasıl bir insanlık hikayesi yatar? 1. Kavramın Yazımı ve Anlam Derinliği Dil açısından “Gözü doymak” birleşik yazılmaz; iki ayrı kelimedir. Çünkü bu ifade, bir eylemin değil, bir durumun anlatımıdır. “Gözü doymamak” dediğimizde, kişinin sürekli daha fazlasını isteme eğilimini, sahip olduklarından tatmin olmama…
Yorum Bırak“Ateş Ocağı”nın Geleceğe Taşınan Anlamı: Geçmişten İlhamla Yeni Bir Zaman Bilinci Birlikte Düşünmeye Davet: Zaman, Kültür ve Gelecek Üzerine Geçmişin kelimeleri bazen geleceğin vizyonlarını şekillendirmek için en güçlü araçlarımız olabilir. “Ateş Ocağı” da işte tam olarak böyle bir kelime… Eski takvimlerde yer alan bu ifade, sadece bir ayın adı olmanın ötesinde; insanlığın doğayla, zamanla ve birbirimizle kurduğu ilişkinin derin bir sembolüdür. Günümüzde artık neredeyse unutulmuş olan bu terimi yeniden hatırlamak, geçmişle bağ kurmaktan çok daha fazlasıdır: geleceği anlamlandırmanın da bir yoludur. Peki “Ateş Ocağı” ne demekti ve bugünün dünyasında bize ne öğretebilir? Gelin birlikte geçmişin bu sıcak ifadesini geleceğe taşıyalım.…
Yorum BırakAnayasanın 91. Maddesi Nedir? Dün KHK, Bugün Kararname: Değişimin Eşiğinde Bir Hukuk Yolculuğu Bir akşamüstü, çaylar taze, sohbet koyu… “Anayasanın 91. maddesi nedir?” diye bir soru geliyor ve masadaki herkes birbirine bakıyor. Hukukla ilgilenenler “eski KHK rejimi” diyor, gündemi takip edenler “o madde artık yok” diye ekliyor. Ben de tam bu ikisinin arasına dalıp, tarihten bugüne uzanan bu serüveni, sakin ama tutkuyla anlatmak istiyorum: 91. madde neydi, bugün yerini ne aldı, yarın bizi ne bekliyor? Hızlı Cevap: 91. Madde Mülga (Yürürlükten Kaldırıldı) Bugünkü metinde 91. madde başlığının karşısında kocaman bir not görürüz: “Mülga: 21/1/2017-6771/16 md.” Yani 2017’de kabul edilen anayasa…
Yorum BırakGörücek Nasıl Yazılır? Bir Kelimenin Toplumsal Anatomisi Bir sosyolog olarak, dilin yalnızca iletişim aracı değil; toplumun aynası olduğunu düşünürüm. İnsanların kullandığı kelimeler, içinde yaşadıkları kültürel kalıpları, cinsiyet rollerini, statü ilişkilerini ve duygusal bağlarını görünür kılar. “Görücek” kelimesi de bu bağlamda sıradan bir imla meselesi olmanın ötesinde, toplumsal ilişkilerin nasıl kurulduğunu anlamak için bir pencere sunar. Görücek mi, Görücek mi? Yazımın ardındaki anlam Öncelikle dilbilgisel açıdan başlayalım. Türkçede “görücek” kelimesi, Anadolu ağızlarında “görecek” sözcüğünün halk arasındaki telaffuz biçimidir. TDK’ye göre doğru yazımı “görecek”tir; ancak ağız farklılıklarıyla “görücek”, “görüce’” veya “görcek” biçimleriyle de sıkça kullanılır. Bu küçük ses değişimi bile, bir bölgenin…
Yorum BırakDiyastolik Basınç Nedir Tıp? Geleceğin Sağlık Haritasında Yeni Bir Sayfa Bir an durup düşünelim: Kalbimizin attığı her saniye, geleceğimizi de şekillendiriyor olabilir mi? Tıp dünyası hızla değişirken, ben de bu yazıda sizinle birlikte diyastolik basıncın sadece bugünkü anlamını değil, gelecekteki potansiyelini de keşfetmek istiyorum. Çünkü belki de bu sessiz ama etkili basınç değeri, yarının sağlık stratejilerinin merkezinde yer alacak. Diyastolik Basınç Nedir? Kan basıncı ölçümlerinde karşımıza çıkan iki değer vardır: sistolik ve diyastolik. Sistolik basınç, kalbin kasılıp kanı damarlara pompaladığı andaki değeri temsil ederken; diyastolik basınç, kalbin gevşediği ve kanın damarlar içinde serbestçe aktığı sıradaki basınçtır. Yani diyastolik basınç, damar…
Yorum BırakAlyuvar Nasıl Yazılır TDK? Geleceğe Yön Veren Küçük Bir Kelimenin Büyük Hikâyesi Bazı kelimeler vardır ki, sadece dildeki anlamıyla değil, taşıdığı bilimsel ve toplumsal anlamlarla da geleceğimizi şekillendirir. “Alyuvar” kelimesi de tam olarak bunlardan biri. Bugün belki sadece bir biyoloji terimi gibi görünüyor olabilir ama yarının tıbbında, insan sağlığında, hatta yapay zekâ destekli biyoteknoloji dünyasında kilit roller üstlenecek. Gelin birlikte bu küçük kelimenin hem dildeki yolculuğunu hem de geleceğe dair potansiyelini keşfedelim. — Alyuvar Nasıl Yazılır? TDK’ya Göre Doğru Kullanım Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre bu kelimenin doğru yazımı “alyuvar” şeklindedir ve bitişik yazılır. ✅ Doğru: alyuvar ❌ Yanlış: al…
Yorum BırakKelimelerin Bedeni, Bedenin Hikâyesi Kadın bedeninin hikâyesi, bir roman gibi okunabilir. Her kıvrımı, her değişimi bir anlatının içinde yer alır; bazen sessiz bir şiir gibi akar, bazen bir trajedinin yankısı olur. Edebiyat, insanın hem iç dünyasını hem de bedenini anlatmanın en incelikli yollarından biridir. Çünkü kelimeler, sadece anlatmaz — aynı zamanda dönüştürür. Kadının bedeninde biriken fazlalıklar, çoğu zaman yalnızca fizyolojik değildir; duyguların, yaşanmışlıkların, baskıların ve sessizliğin bir tortusudur. Kadınlarda aşırı göbek neden olur? sorusu bu yüzden yalnızca bir biyoloji meselesi değil, bir anlatı meselesidir. Biriktirilenlerin Bedeni: Göbeğin Sembolik Ağırlığı Virginia Woolf’un “kendine ait bir oda”sı yoksa, belki de “kendine ait…
Yorum BırakGöğsü Büyük Kadınlar Nasıl Abiye Giymeli Tesettür? Bir Felsefi Yaklaşım Bir filozof için giyim yalnızca bedenin örtülmesi değil, aynı zamanda kimliğin, bilginin ve varoluşun dışavurumudur. Tesettür de bu anlamda sadece bir kumaş değil; insanın kendi sınırlarını, toplumsal değerleri ve etik bir bilinci yorumlama biçimidir. “Göğsü büyük kadınlar nasıl abiye giymeli tesettür?” sorusu ilk bakışta pratik bir moda meselesi gibi görünse de, aslında bedenin toplumsal algı içindeki konumuna dair derin felsefi bir sorgulamayı beraberinde getirir. Çünkü burada tartışılan şey, bir elbise seçimi değil; kadının varoluşunun, görünürlükle etik arasındaki ince çizgide nasıl temsil edildiğidir. Etik Perspektif: Ölçülülük ve Özsaygı Arasında Etik açısından…
Yorum BırakHandikap Türkçe Bir Kelime mi? Farklı Bakış Açılarıyla Dilin ve Toplumun Kesişimi Dillere karışan kelimeler bana her zaman ilginç gelmiştir. Çünkü her kelimenin bir hikâyesi vardır; bazısı sınırları aşar, bazısı kendi köklerinde kalır. Bugün sizlerle birlikte, sıkça duyduğumuz ama kökeni üzerine pek düşünmediğimiz bir kelimenin peşine düşüyoruz: “Handikap.” Türkçe mi, yabancı mı, yoksa artık her iki kültürün de ortak malı mı? Farklı düşünmeyi seven biri olarak bu soruya tek bir yanıt vermek istemiyorum; gelin, erkeklerin ve kadınların farklı bakış açılarıyla birlikte bu konuyu irdeleyelim. Handikap Kelimesinin Kökeni: Dilden Dile Yolculuk Öncelikle teknik açıdan başlayalım. “Handikap” kelimesi Türkçe kökenli değildir. İngilizce…
Yorum Bırak